Lütfen web tarayıcınızın Javascript desteğini aktif ediniz!

Sizin tarzını hangisi acaba?

Ayrı zeka türlerine sahip olmamız ayrı davranışları, beraberinde farklı bir tarz veya üslup farkını da ortaya çıkarıyor. Bir konu üzerinde tartışırken ya da fikir alışverişi yaparken ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimiz önemlidir. David Merrill ise üslubu 4 farklı gruba ayırıyor. Acaba siz hangi gruptansınız?
Sizin tarzını hangisi acaba?

Sizin Üslubunuz Hangisi?
Hepimizin farklı yetenekleri var. Kimimiz sayısal zekaya sahip, rakamlardan hoşlanıyor, mantık yürütmeyi seviyor; kimimizin kulağı çok iyi, duyduğu bir şarkıyı hemen söyleyiveriyor, hem de tam olması gerektiği gibi. Kimimizin el becerisi, kimimizin spor yeteneği var, kimimiz yazıyor, kimimiz çok iyi resim yapıyor…
 
Bazı yeteneklere doğuştan sahip olmak gerekiyor. Mesela insanın müzik kulağı yoksa, eğitimle iyi bir kulağa sahip olması neredeyse mümkün değil. Ama biraz “kulağı olan” bir insan, müzik yeteneğini geliştirebilir. Vücudu spora hiç yatkın olmayandan şampiyon çıkmaz ama herkesin kendini geliştireceği bir spor alanı vardır.
Sahip olduğumuz yetenekler, (hepimizde var olan değişik zeka türleri) bizim hayattaki yönümüzü belirler. İyi bir müzik zekasına sahip insanlar müzik alanında; iyi bir sayısal zekaya sahip olanlar, herhangi bir mühendislik alanında yetkinlik kazanabilirler.
Fakat insan hangi zeka türüne sahip olursa olsun hayatta ne yaparsa yapsın mutlaka kendini ifade etme, kendi duygu ve düşüncelerini iletebilme yetkinliğine sahip olması gerekir. İyi iletişim kurma becerisi ve doğru bir üslup, mutlu ve başarılı olmak isteyen herkesin sahip olması gereken bir yetkinliktir

Kulağımız iyi olmayabilir veya sayısal zekamız pek parlak olmayabilir ya da resim yeteneğimiz hiç olmayabilir ama kendimizi ifade etme yetkinliğimiz mutlaka olmalıdır. Herhangi bir iş yaparken ilişki içinde olduğumuz insanlarla düzgün iletişim kurmamız bir zorunluluktur. İletişimi ve üslubu doğru olmayan insanların hayatta ne mutlu olmaları ne başarılı olmaları mümkündür.
 
Sadece işte de değil hayatın her alanında iyi ilişkiler kurma becerisine ihtiyacımız vardır. Bir lider için de iletişim becerisi hayati bir öneme sahiptir. Her türlü insandan, çok farklı karakterlerden, farklı profildeki insandan lider olur ama kendi duygu ve düşüncelerini ifade edemeyen, kendini anlatamayan bir insandan lider olmaz.
İnsanın değerlerini, inançlarını, amacını, hedefini, duygu ve düşüncelerini iyi ifade edebilmesi hangi işi yaparsa yapsın başarısının ön koşuludur. Duygusal ve sosyal zekası gelişmiş, bu alanda yetenekli insanlar, bu konuda daha şanslıdırlar ama her insan daha iyi iletişim kurmak için kendini geliştirebilir.

İletişim becerisine sahip olmak, hayatta ne yaparsak yapalım bizim başarımızı en çok etkileyen beceridir.
İletişimde ne söylediğimiz kadar nasıl söylediğimiz de önemlidir. Eğer söyleme biçimimiz (üslubumuz) söylediklerimizi desteklemezse, söylediklerimizin değeri kalmaz. İnsanlar bizi değerlendirirken, ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimize bakarlar. Bir insanın ne söylediğinden çok, hangi tonda, hangi bakışla, nasıl davranarak söylediği önemlidir.
Üslûp, duygu ve düşüncelerimizi ifade ederken tercih ettiğimiz yoldur. Üslup, anlatım biçimidir. Sanatta eserin “ne söylediği” kadar “nasıl söylediği” de önemlidir. Sanatçılar işledikleri konular kadar üsluplarıyla da hafızalarda yer ederler. Bu durum sadece sanatta değil hayatta da geçerlidir. Yaptıklarımız, söylediklerimiz unutulabilir ama üslubumuz uzun süre hafızalardan silinmez.
David Merrill, Jung’un teorisinden hareket ederek yeni bir model geliştirip insanların kendilerini nasıl dışa vurduklarını incelemiş bir bilim insanıdır.

David Merrill, Roger H Reid’la yaptığı çalışmalarda insanları tarzlarına (üsluplarına) göre dört farklı gruba ayırır:

1. Analitikler: Daha yavaş hareket eden, sessiz; gerekmedikçe doğrudan ilişkiye girmeyi tercih etmeyen, verilere odaklı, kimi zaman soğuk ve coşkudan yoksun olarak nitelendirilebilecek ama karar almada iyi, dikkatli ve kapsamlı düşünen insanlar. Analitikler daha az girişken ve daha az tepkiseldirler; hoşlanmadıkları bir durum ortaya çıktığında ortamdan uzaklaşma, herhangi bir görüş belirtmeden sessizce ayrılma ya da kimi zaman pasif agresif davranış içine girme eğiliminde olabilirler.

2. Yönlendiriciler: Sonuç odaklı, hızlı, aktif, etkili olan; doğrudan iletişim kuran, isteklerini net belirten, iş bitirici ve etkin ancak karşısındakilerin duygu ve beklentilerine uzak kalabilen insanlardır. Yönlendirici üsluba sahip olanlar daha buyurgan ama daha az duyarlı olurlar. Olaylar istedikleri şekilde yürümediği taktirde daha hükmedici bir tavır içine girebilirler.

3. Dışavurumcular: Coşkulu, konuşkan, her konuda olumlu ya da olumsuz fikirlerini ortaya koymaktan çekinmeyen, hızlı karar alan ama aniden karar değiştirebilen, hata yapmaya daha eğilimli insanlardır. Dışavurumcular aynı anda hem buyurgan hem de tepkisel olabilme potansiyeline sahiptirler. Hoşlanmadıkları bir durumla karşılaştıklarında kolayca sinirlenebilirler, saldırganlaşıp kırıcı bir üslup sergileyebilirler.

4. Sıcakkanlılar: Kolay iletişim kuran, anlaşması kolay, iyi “dinleyici” olan, insan ilişkilerine düşkün, başkalarının duygularını incitmemeye azami özen gösteren ama kendi konfor alanlarından dışarı çıkmayı sevmeyen, değişimi kolay kabul etmeyen insanlardır. Sıcakkanlı bir üslubu olanlar daha tepkisel olurlar. İlişkilerde gerilimin arttığı durumlarda, tansiyonu düşürmek adına taviz vermeye daha eğilimlidirler.

Her üslubun güçlü ve zayıf yönleri var. İnsanın iyi ilişkiler kurması için kendini tanıyıp, zaaflarını yenmesi ve sahip olduğu potansiyeli en iyi şekilde kullanması gerekir.

Temel nezaket ve saygı çerçevesinde kalındığı takdirde; kırıcı, yıkıcı, alçaltıcı, olunmadığı sürece hiçbir üslup diğerine göre iyi ya da kötü olarak değerlendirilemez. Üslup farklılıklarımız bizi biz yapan, kendimize ait farklı renkler demektir.
Üslubumuzla kişiliğimizi yansıtır. Üslubumuz, sahip olduğumuz değerleri ve ilkelerimizi kendimize özgü bir tarzda dışa vurma biçimimizdir. İnsanın üslubu, karakterinin yansımasıdır.

Hayatta başarmak, elbette önemlidir ama bir hedefe her ne pahasına olursa olsun ulaşmak yetmez. İnsanın o hedefe nasıl vardığı, hangi yoldan gittiği de çok önemlidir. İnsanın hedefe giderken kimi kırdığı, kimin gönlünü aldığı vardığı hedef kadar önemlidir.
Nasıl yaptığımız ne yaptığımız kadar önemlidir.

Üslubumuz, zannettiğimizden daha önemli bir etkiye sahiptir. Eğer üslubumuzu güzelleştirebilirsek insanlar üzerinde sihirli bir etkimiz olur. Güzel bir üslup iyi bir özle birleşince çok yüksek bir etki yaratır/p>

ETİKETLER

tarztarz nedir

SON BLOGLAR